Rapor 2021 – İlker Burgaç

Nis 4, 2021 | Yarış Raporları

BASECAMP RUN 2021  YARIŞ RAPORU

Yarışı ilk duyduğumda pandemi şartlarında iptal olur mu olmaz mı ertelenir mi derken maaile katılmaya karar verdik. Farklı olduğu kesindi. 1 turluk Mini Basecamp yarışına Asya kayıt yaptı,  5 turluk Midi Basecamp yarışına Eva kayıt yaptı, ayrıca 6 saat ve 12 saatlik seçenekler vardı. Baktım 24 saatlik seçenek yok mecburen 12 saate kayıt yaptım 😉

Yarış sabahı erkenden kalkıp zaten hazır olan kıyafetlerimizi giyip, yedek kıyafet ve teknik malzemelerin olduğu çantalarımızı alarak yola çıktık.  Şansımız vardı ve yarış alanı olan Kilyos evimize sadece 10 dakika mesafedeydi. Hemen kayıt numaralarımızı alarak havaya girmeye başladık. Başlangıç kitinin içinde sponsor yiyecekleri ve en güzeli bu yarışa özel hazırlanan bir buff çıktı. Zaman çipini ayak bileğime taktım. İlk start alacak sporculardan biri bendim. Sabah 09.30 da start alıp akşam 21.30 a kadar durmadan aynı parkurda tur atacağız. Benim öncelikli hedefim 40 tur atarak 1 ITRA puanına kavuşmak. Sonrasında şimdiye kadar ki en yüksek irtifa kazanımını sağlayarak kişisel rekorumu egale etmek. Hava serin ama biliyorum ki ilk yokuşta ısınacağız. Çok dişli olmayan bir çift tertemiz ayakkabımı giyiyorum. İlk turda çamur içinde kalacağını biliyorum ama en azından startta parlayan ayakkabılar hoşuma gidiyor. İçinde injinji parmaklı çoraplarım. Sonra kışlık koşu taytım var. Üstümde uzun kollu sentetik tişört, üzerinde kısa kollu tişört ve en üstte kolsuz bir yelek var. Bunların tamamı kulübüm İOG’nin kıyafetleri. Manen bir enerji alımı söz konusu olsa gerek.

Vee vakit geliyor, Caner hiç bekletmeden startı veriyor. Dalgalı çıkış mı yapsak toplu start mı almasak acaba şakaları eşliğinde yarışımız başlıyor. Yani Serkan’ın ve benim yarışım. Ha 2 kişi ha 200 kişi… Sonunda mühim olan 12 saat ayakta kalabilmek ve kendi hedeflerine ulaşabilmek. Daha önce de 12 saat yarışlarına katılmıştım ama bu sefer kendi irtifa rekorumu kırmak istiyorum. Parkur tam 1350 metre. Bir tepeye yamaçtan tırmanırken 60 metre irtifa kazanıyorsun. Tepeye ulaşınca diğer yamaçtan aşağı iniyorsun. Son 50 metre parkurun ortak noktası. Orada ayak bileğimize bağlı çip ile zemindeki ölçüm halısının üzerinden geçiyoruz ve böylece kaçıncı turda olduğumuz, turu kaç dakikada bitirdiğimiz, toplam süre gibi veriler sisteme işleniyor. Ayrıca tur dönüş noktasında sürekli manuel not alan ve size kaçıncı turda olduğunuzu söyleyen bir hakem sürekli duruyor. Yağmurda, güneşte, rüzgarda, karanlıkta. Orada hep gülen yüzler vardı. Bu noktada yarışın en güzel noktası  aslında. Her ihtiyacınızı burada giderebiliyorsunuz. Çok yakın bir noktada tuvaletler var. Hemen parkurun dibindeki çadır yarışmacılar için ayarlanmış ve yedek çanta ve malzemelerinizi burada bırakıyorsunuz. Sonra ne lazımsa el altında hemen buluyorsunuz. Ben su bile taşımadım. Ne de olsa 15 dakikada bir matarama ulaşıyorum, bir yudum al devam et. Her saat başı kuru kayısı veya muz benzeri bişeyler yedim.

Yarışa dönelim. Parkurun tamamı çamur. Az çamur veya çoook çamur ama her yer kaygan vıcık vıcık çamur. Hele tepede bir kanal çalışması yapıldığı için 40 metrelik bir alan var ki ayakkabınız sıkı bağlı değilse kesinlikle çamurda bırakır çorapla devam edersiniz. Bu kısımda Apo ve Serkanın başladığı benim de katkıda bulunduğum bir düzenleme yaptık. Her turda bu çamurlu bölgeye gelirken elimize bir iki dal parçası alıp en kaygan ve batak yerlere bırakmaya başladık. Şöyle düşünün sadece ben 43 defa aynı yerden geçtim. Öğleden sonra olduğunda bu bataklıkta bıraktığımız dallara basa basa çok daha kolay geçmeye başlamıştık. Parkur boyu yer yer su birikintileri, kenarından üzerinden atlamanız gereken çamur deryaları var. Ve her yerde karşınıza çıkan sevgili Cenk var. Durmadan ve güzel olduğu şüphesiz fotolar çekiyor. Ha şimdi sıkılır ha şimdi vaz geçer derken baştan sona çekimlere devam etti. Ve anılarımız Cenk sayesinde estetik bir şekilde belgelendi. Bir fotoğrafçı “bu fotoğraf tam olmadı şuradan şöyle çamura basarak tekrar geçer misin?” dediğinde asla olmaz dememişimdir. istediği kadar ve istediği şekilde geçerim mutlaka. çünkü geriye aslında bu güzel fotoğraflardan başka bişey kalmıyor. Sağolsun Cenk bu işi severek yapıyor. Ben yarış boyunca tempolu yürüyorum ve baştan sona tur zamanlarım hemen hemen aynı sürelerde kaldı. Eldeki batonlarım sayesinde sayısız kere düşmekten kurtuldum. Yokuş aşağı kısa mesafeleri koşuyorum. Her tur sonunda çılgınca çanları çalan çocuklar var. Yorgunluğu unutup enerji ile doluyorsunuz. 3.tura girerken hem hava ısındı hem ben. Hemen yeleği çıkarıp devam ediyorum. Öğlene doğru kısa kollu tişörtü de çıkarınca sadece uzun kollu tişörtle akşama kadar devam ediyorum. Saat 11 e doğru kızım Asya start alıyor. Tek tur üzerinden koşulan Mini BaseCamp kategorisinde. Start almış ama beni beklemiş. Beraber çıkıyoruz. Yokuşta fazla hızlı zor yetişiyorum. Çıkarken “az yavaş çık kızım tepede soluk soluğa kalırsın enerjini dikkatli kullan böylece dönerken daha hızlı olursun” desem de benim ona yetişmem için numara yaptığımı düşünmüş olsa gerek tam gaz çıkmaya devam etti. Çamurda o kadar kaymasa beni bekleyeceği yok. Keyifle sohbet ederek yarışını bitiriyor. Sonrasında Caner sormuş Asyaya: Var mı demiş bir tavsiyen, bir isteğin? Sonra ki yarışlarla ilgili olarak. Asyanın cevabı aynen şöyle olmuş: Daha çok çocuk ve daha çok çamur istiyorum 🙂

Bu arada 5 tur üzerinden koşulan Midi BaseCamp yarışı ve 6 saatlik yarışa katılan katılımcılar parkuru şenlendirmeye başladılar.  Eva da 5 tur üzerinden yarışa katıldı. Ama her nasıl olduysa parkurda hiç karşılaşamadık. O da keyfince yarışıp bitirdi ve sonra normalde eve gidip üst baş değişip dinlenip tekrar yanıma geleceklerdi. Ne güzel ki karar değiştirmişler ve oradan ayrılmamaya karar vermişler. Tabi çok mutlu oldum. Parkur  gönüllüleri bir yana ayrıca 2 güzel asistana sahip olmanın tadını çıkardım. Su desem su geldi, helva desem helva geldi. Bir ara canım tuzlanmış muz istedi. O nasıl bir istek bende şaşırdım ama can bu istedi işte. 6. saat dolduğunda planımın biraz üstünde bir tempo ile gittiğimi farkedip keyif yapma zamanımın geldiğine karar verdim. Neredeyse hiç durmamıştım. Birşeyler yemenin vakti gelmişti. Eva her şeyi hazırlamıştı ve bu sayede pitstop sürem 4 dakikadan uzun sürmedi. Yemek yiyerek buff değiştirerek tura devam etmeyi başardım. Akşama doğru yağmur beklentisi var. Dolayısıyla hem yorgunluk hem yağmur üstüne havanın kararacak olması işleri zorlaştıracak, orası belli.  Ayağımı burkmadığım ve boşalan enerji kaynaklarımı dengeli şekilde yerine koyduğum sürece sıkıntı olmayacaktır. Özellikle 6 saate gelen arkadaşlar sayesinde gündüz saatleri güle oynaya geçti. Kimler yoktu ki; Tatiana, Apo, Bike, Gülbahar. İlk aklıma gelenler. Kimi 10 tur koştu, kimi 20. Herkes kendini denedi bir güzel. Sonra ortalık tenhalaşmaya başladı. En son yine Serkanla başbaşa kaldık. Hafiften yağmur başladı, hava serinledi, ince bir yağmurluk giydim. Dönüş noktasında bekleyen gönüllülerin, hakemlerin, kendi yarışı bittiği halde koşmaya devam eden bizleri desteklemek için alandan ayrılmayan yarışmacıların epey üşüdüğünü görüyordum. Ateş yaktılar ve başında ısrarla bizi beklemeye devam ettiler. Böyle destek olunca acı filan kalmıyor insanda zaten. Tam gaz devam.

Ben bu arada ilk hedeflerimden biri olan irtifa rekorumu geçtim ve her tur yükseltmeye devam ediyorum. Sağ bacağım biraz huysuzlanmaya başlayınca hemen bir ağrı kesici ile sen biraz sus bakayım dedim kibarca. Sıradaki hedefim 40 tur. Onu da halledicem gibi görünüyor derken akşam oldu ve bir anda zifiri karanlıkta kaldık. Kafa lambamı taktım, yetersiz aydınlatma işimi zorlaştırdı. Bu arada bilmem kaçıncı kez Serkan koşarak yanımdan geçti. Henüz 10 metre gitmeden bir anda lambasının şarjı bitti ve kala kaldı. Benim idare lambası kılıklı kafa lambasıyla o turu bitirdik. Sonra Caner canavar (Petzl NAO) gibi birer kafa lambası verdi bize ve turlamaya devam ettik. Aydınlatmanın farkını anlatamam size. Bu arada 40 turumda bitti ve 1 ITRA puanı haneme yazıldı. Ama süremi sonuna kadar kullanmaya kararlıyım. Sırada 60K hedefim var. Hemen o anda belirlediğim bir hedef bu da. yani 3 tur daha atarsam bu da tamam. Yalnızlığımın tadını çıkarıyorum. Bolca düşünecek vakit var. Parkurun her yerine dağıtılmış irtifa hedef tabelaları ve fosforlu olduklarını gece farkettiğimiz işaret şeritleri var. Dedim ki biz yarışı bitirdikten sonra birileri bu yağmurda çamurda çıkıp bir de bunları toplayacak. Nasılsa koşmuyorum bir kısmını toplayayım en iyisi dedim. Her turda bir tabelayı aşağı indirmeye ve finişe yakın bir yerde biriktirmeye başladım. Son saate gelince Serkan’ın da hedefine ulaşıp duşa gittiğini öğrendim. Ormanda bir başına kalma duygusu insanın içine biraz ürpertiyor açıkçası. Neyse son turuma başladığımda işaretleri de sökmeye koyuldum. Hepsini tekrar giydiğim yeleğimin içine doldurdum. Ve tüm tabelaları sırtıma alıp çılgınca ıslıklar ve çanlar eşliğinde bağıran destekleyen bir stadyum seyirciye bedel arkadaşlarımızın alkışlarıyla finişe ulaştım. Karanlıkta sonradan farkettiğim instagramdan canlı yayının açık olduğuydu. Ve kızım finiş öpücüğü için yanıma geldiğinde ona sarılmadan önce saatimi durdurmaya çalıştığımı sonradan görüntüleri izleyince farkettim. Saati boşverip sarılsana seni 12 saattir destekleyenlere. Yok önce takıntımız olan o saati durduruyoruz. Herkese yüksek sesle teşekkür edip pandemi olmasa hepsini ayrı ayrı öpeceğimi belirtip hepsinin adına Evayı ve Asyayı öpüyorum. Hemen üstüme kalın bişeyler giyip saçlarımı kurutmaya çalışıyorum. Hızlı bişeyler yedikten sonra küçük bir finiş merasimi yapılıyor. Bu soğuk havada yapılan ama sıcacık insanlarla Macera Akademisi’nin düzenlediği bu güzelim yarışın devam etmesini dileyerek herkesi uzaktan öperek o gece kampta kalacaklarla vedalaşıp evimizin yolunu tutuyoruz. Sokağa çıkma yasağı başladı ama şansımızı deneyerek yola çıktık. Evde ilk işim uzun bir duş ve doymak bilmeden yemekler yediğimi hatırlıyorum. Huzursuz bir uykudan sonra sabah kalktım mı acaba, yok kalkamadım. Sol ayak bileğim şişmiş hiç basamıyorum. Yardımla kanepeye geçebildim. Buz tedavisi öğlene etkisini gösterdi. Akşama yürümeye başladım. 2 gün daha merdiven inmek ızdırap olsa da bol sıvı eşliğinde dinlenerek vücudun kendini toplamasına izin verdim. Ve dönüp baktığımda iyi ki bu yarış yapılmış ve iyi ki ailecek gidip katılmışız diyorum. Garmine sorarsanız yarış günü tam 77.000 adım atarak 60K yol alıp 777 kat çıkmaya bedel bir şekilde 2700m. İrtifa kazanmışım. Ama biliyoruz ki 43 tur x 1350m.=58K ve gerçek irtifa ise 43 tur x 60m.=2580m. .O kadar fark olacak artık. Evet dükkanın önünü kapamayın lütfen, yarış kamyonu gelecek!  

27.03.2021

İlker Burgaç @buldunbeniaferin

 

 

tr_TRTurkish